Kars'ın Tarihi

Kars, Türkiye’nin kuzeydoğusunda, Doğu Anadolu Bölgesi’nin en önemli serhat şehirlerinden biri olarak tarih boyunca stratejik bir konuma sahip olmuştur. Kars’ın tarihi, binlerce yıl öncesine uzanan köklü bir geçmişe dayanır ve Türk resmi devlet kaynaklarına göre, ş

Kars Adının Kökeni

Kars’ın ismi, Türk resmi kaynaklarına göre, M.Ö. 130-127 yıllarında Kafkas Dağları’nın kuzeyinden ve Dağıstan’dan gelerek bölgeye yerleşen Bulgar Türkleri’nin “Velentur” boyuna mensup “Karsak” oymağından gelmektedir. Bu nedenle Kars, Türkiye’deki en eski Türkçe il adı olma unvanını taşır. Kaşgarlı Mahmut’un Divan-ı Lügat it Türk adlı eserinde, “Kars” kelimesi “deve veya koyun yününden yapılan elbise” ve “karsak” ise “derisinden güzel kürk yapılan bozkır tilkisi” olarak tanımlanmıştır. Buhara’lı Şeyh Süleyman ise Kars’ı “şal, kuşak, dokuma, belbağı, futa, miyanbet, karsak, tilki” gibi anlamlarla ifade etmiştir. Bu isim, Kars’ın Türk kültüründeki derin köklerini yansıtır.

Tarih Öncesi Dönem ve İlk Yerleşimler

Kars, arkeolojik bulgulara göre tarih öncesi çağlardan itibaren bir yerleşim merkezi olmuştur. Kür ve Aras nehirleri boyunca yapılan kazılar, Yontma Taş Devri’ne (M.Ö. 2 milyon yıl öncesi) kadar uzanan izler barındırır. M.Ö. 9000-8000 yıllarında hayvan ehlileştirme ve tarım devirlerinin yaşandığı, M.Ö. 5000-4000 yıllarında ise Huriler’in bölgeye yerleştiği bilinmektedir. Huriler’den sonra Urartular, M.Ö. 9. yüzyılda bölgede egemenlik kurmuş ve yaklaşık 2500 yıl boyunca küçük beylikler aracılığıyla varlıklarını sürdürmüşlerdir.

Antik Dönem ve Türklerin Bölgeye Gelişi

Kars, antik dönemde İskitler (M.Ö. 665), Partlar (M.Ö. 145) ve Karsaklar tarafından yönetilmiştir. Karsaklar, M.Ö. 2. yüzyıldan M.S. 5. yüzyıl ortalarına kadar bölgede hüküm sürmüş ve Karsaklı Beyliği’ni kurmuşlardır. Daha sonra Sasani, Bizans ve Araplar arasında bir çekişme alanı olan Kars, 8. yüzyılda Araplar’ın desteğiyle Bagratlılar’ın kontrolüne geçmiş, ancak 962’de Bagratlılar’ın merkezi Ani’ye taşınmıştır.

Selçuklu Türkleri, 1064 yılında Kars’ı fethederek Türk Şeddadi Beyliği’nin egemenliğine vermiştir. Bu dönem, Kars’ın Türk tarihindeki önemini artıran bir dönüm noktasıdır. 12. yüzyılda Gürcü Atabeyleri, Moğollar, Karakoyunlular ve Akkoyunlular bölgeye hakim olmuş, ancak 1535 yılında Kars, Osmanlı İmparatorluğu’na katılmıştır.

Osmanlı Dönemi ve Kars’ın Stratejik Önemi

Kars, Osmanlı döneminde “serhat kenti” olarak anılmış ve doğu sınırlarında stratejik bir askeri üs haline gelmiştir. 1535’ten itibaren Osmanlı topraklarına katılan şehir, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’na (93 Harbi) kadar İran ve Rus saldırılarına karşı önemli bir savunma merkezi olmuştur. Özellikle 1853-1856 Kırım Savaşı sırasında, Müşir Mehmed Vasıf Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu ve Kars halkı, Rus ordularına karşı 135 gün süren bir direniş sergilemiş ve 29 Eylül 1855’te Kars Zaferi’ni kazanmıştır. Bu zafer, Kars’a “Gazi” unvanını kazandırmış ve şehir, Anadolu’da bu unvanı alan ilk şehir olmuştur. Sultan Abdülmecid’in fermanıyla Kars, üç yıl boyunca vergiden muaf tutulmuş ve “Kars Zafer Madalyası” ile onurlandırılmıştır. Bu madalya, Anadolu’da bir şehre verilen ilk gazilik madalyasıdır.

Ancak, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Kars, 40 yıl sürecek bir Rus işgaline uğramıştır (18 Kasım 1877 - 25 Nisan 1918). Rus işgali döneminde, şehirde Alman, Oset, Rum, Malakan, Ermeni ve Polonez gibi gayrimüslim toplulukların göç ettirilmesiyle nüfus yapısı değişmiş, Müslüman nüfus ise Anadolu’ya göç etmiştir.

Kurtuluş Savaşı ve Türkiye Cumhuriyeti

Kars, Kurtuluş Savaşı sırasında önemli bir dönüm noktası yaşamıştır. 30 Ekim 1920’de Kazım Karabekir komutasındaki Türk ordusu, Kars’ı Ermeni işgalinden kurtararak Türk topraklarına katmıştır. 16 Mart 1921 Moskova Antlaşması ve 13 Ekim 1921 Kars Antlaşması ile Kars, yeni sınırlarıyla Türkiye Cumhuriyeti’ne resmen dahil olmuştur. Kars Antlaşması, Türkiye’nin doğu sınırını kesinleştiren ve Ermeni sorununu çözen önemli bir anlaşma olarak tarihe geçmiştir.

Kars, Milli Mücadele döneminde Anadolu’da kurulan ilk meclislerden biri olan “Cenub-i Garbi Kafkas Hükümeti”ne ev sahipliği yapmıştır. Bu, şehirdeki bağımsızlık ruhunu ve stratejik önemini bir kez daha ortaya koymaktadır.

Kars’ın Kültürel ve Tarihi Mirası

Kars, tarih boyunca farklı medeniyetlerin izlerini taşıyan bir şehir olmuştur. Ani Harabeleri, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan ve 10. yüzyılda Ermeni Bagratlı Krallığı’nın başkenti olan bir ören yeridir. Selçuklu döneminden kalma Kars Kalesi ve 1072 yılında inşa edilen Ebu’l Menuçehr Camii, Anadolu’daki ilk Türk camisi olma özelliğini taşır. Fethiye Camii ve Müzesi ise 19. yüzyıl mimarisinin önemli örneklerindendir.

Kars’ın kültürel zenginliği, farklı etnik grupların bir arada yaşamasından kaynaklanır. Yerli Türkler, Kürtler, Terekemeler, Azeriler ve az sayıda Malakan ile Dukhobor toplulukları, şehrin kozmopolit yapısını oluşturur. Kars’ta halk oyunları, davul-zurna, saz, balaban, tar, tulum, garmon ve klarnet eşliğinde oynanır. Alaca barı, sarhoş barı, üç ayak ve çepki gibi halk oyunları, şehrin kültürel çeşitliliğini yansıtır.

Kars’ın Ekonomik ve Sosyal Yapısı

Kars, tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlayan bir şehirdir. Kars Kaşarı, 1937-1950 yılları arasında İzmir Enternasyonal Fuarı’nda birincilik ödülü almış ve Türkiye’nin en önemli peynir markalarından biri olmuştur. Organik Kars Balı, Kafkas Arısı tarafından üretilir ve şehrin doğal zenginliklerini yansıtır. Tahıl üretimi, özellikle buğday ve arpa, bölgenin ekonomik temelini oluşturur.

Şehir, Kafkas Üniversitesi’nin kurulmasıyla bir öğrenci kenti haline gelmiş ve turizm potansiyeli artmıştır. Kars, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 2023 Türkiye Turizm Stratejisi’nde “Kültür Turizmi Geliştirilecek Marka Kentler” arasında yer almaktadır.

Sonuç

Kars, Türkiye’nin en köklü tarihine sahip şehirlerinden biri olarak, Türk resmi devlet kaynaklarına göre binlerce yıllık bir geçmişe sahiptir. Bulgar Türkleri’nin Karsak oymağından Osmanlı’ya, Rus işgalinden Kurtuluş Savaşı’na kadar uzanan bu tarih, Kars’ı hem stratejik hem de kültürel açıdan eşsiz bir şehir yapmıştır. Gazi unvanı, Ani Harabeleri, Kars Kalesi ve Ebu’l Menuçehr Camii gibi tarihi yapılar, şehrin zengin mirasını gözler önüne serer. Kars, geçmişten günümüze uzanan hikayesiyle, tarih ve kültür meraklıları için mutlaka keşfedilmesi gereken bir destinasyondur.


Karstanbul Destek

1 Blog Mensajes

Comentarios